1 Ocak 2014 Çarşamba

Avludaki çocuk

   Hevesle açtığım blog'a nadiren birşeyler ekliyorum. Yine yollar hakkında gereksiz bilgilerden bahsedeceğim efendim. Öncelik yola çıkmak, yüremek, yalnız başınıza biryerleri keşfetme isteği ile avare bir şekilde dolaşmak bir cesaret örneği değil aksine kaçmanın en kolay yollarından biridir. Diğelim ki bu cesareti kendinizde buldunuz ve başladınız dolaşmaya; en başta herşey çok korkutucu oluyor, sonra bağımlılık derecesinde bir yol hastalığı başlıyor. Ait olamamaya başlıyorsunuz. İşte o vakit arkadaşlar dünya üzerinde özgürce yürümek tek amacınız haline gelir, herşeyi geride bırakıp yola çıkmak ve geride bıraktıklarına rağmen yolun sizi mutlu etmesi. İşte o garip hissi hissettiğin vakit derviş susabilmek sevaptır. İşte o vakit sevgili arkadaşlar dünyanın koca avlusundaki küçücük bir çocuk olursunuz. İhtiyaçlar temele indirgenir. Tüketmek minimuma iner ve dünyadaki sistemlerin istemediği birine dönüşürsünüz.
Bir gün yolda karşılaşmak umudu ile, saygılar.

20 Ağustos 2013 Salı

Çıkınız, dolaşınız.


   Devamlı süregelen bir soru vardır ya “Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir?” diye. Hayır efendim elbette bu saçma soruya cevap bulduğumu söylemeyeceğim. Fakat  Okumanın gezip gördükten ve biraz olsun doğayı anladıktan sonra biraz sıkıcı ve vasat kaldığını öğrendiğimi söyleyebilirim. Yürüdükçe ve tek başınıza orda burda kamp yaptıkça biraz korku ve hemen ardından dünya, yıldızlar, yaratılış ve tarih gibi konular kafanıza gelmeye başlıyor. Neyse efendim zamanı biraz geri alalım. Benim cümle içinde statüko kelimesini sıkça kullanan bir arkadaşım vardı. Ne alakası var? Demeyin. Statüko kelimesini cümle içinde kullanıyorsanız artık gerçek bir akademisyensiniz demektir. Bu kelimenin anlamını dahi bilmem ki eminim Türkçe bir karşılığı da vardır. Hah efendim şimdi bunu bağlayacağım yerde tam olarak statüko.  Eğer tarihçiyim diyorsanız veya tarihle ilgileniyorsanız nacizhane fikrim şudur ki; Sadece okuyarak bir bok bilemezsiniz. Gidip tarihe dokunmadan, yüzyıllar önce oradaki hayatları hayal etmeden binlerce kitapta okusanız sizden bir cacık olacağını zannetmiyorum. Efendim işin bu kısmında söylemeye çalıştığım şu ki; çok okuyanın tek bileceği şey statükodur(Statüko burada bir sembol uyandırayım.(ayrıca çok sıkıcı bir kelimeymiş). Ve ben bunun anlamını bilmiyorum. Umarım anlatmaya çalıştığımı anlatabilmişimdir. Hepinize kucak dolusu sevgiler.

13 Ağustos 2013 Salı

Andriake/Antalya

Andriake ile likya yolu sayesinde tanıştım. Geniş ve derin bir vadiden inilen Andriake Demre'den sonra çayağzı mevkii denilen yerde bulunuyor. Andriake'nin en göze çarpan yanı her tarafın "Tarih" olması. Yat limanı tarafından girerseniz ortaya yeni çıkartılmış bir kalıntı, likya yolundan girecek olursanız ise antik bir yapı sizi karşılıyor. Küçük ve sessiz bir kumsalı var ve kafa dinlemek için ideal bir yer. Yerlileri çok sıcakkanlı ve size her konu da yardımcı oluyorlar. Andriake'yi çevreleyen akar-
sular sahil şeridi boyunca denize dökülüyor. Andirake'ye gittiğinizde bir tekne ile denize açılma fırsatınız olur ise biraz açıklarda sualtında kalmış kalıntıları görebilirsiniz. Kalıcak yer konusunda ise çok uygun fiyata bir kamp alanı bulunuyor.Kamptaki Okan bey oldukça samimi ve hoş sohbet birisi. Gidicek olursanız kampın iletişi bilgileri şöyle ;

Tel: +90 242 871 3130
GSM1: +90 535 501 0532
GSM2: +90 535 226 4936

Kamp alanı dışında sahilin sonundaki salih abi'nin (kendisi yörede herkesin tanıdığı ve sevdiği güvenilir biridir.) çadırının oraya'da kamp kurabilirsiniz. Hatta kendinizi sevdirirseniz kendi elleri ile yaptığı yılan balığının da tadına bakabilirsiniz.


Tanıtım babında ufak bir not.



Karşılaştığım sorular genellikle şöyleydi; "deli mi s**ti niye yürüyorsun? ve türevleri... ben de hep buna karşı bir cevap hazırladım.Ama kaş'a gittiğimde bir abi çok güzel bir soru sordu ve işin boyutu biraz değişti; yol nasıldı?. Abi bunu sorduğu anda içinde bir gezgin olduğunu düşündüm ve muhabbete başladık. Çünkü neden çok kişisel bir sorudur ama yol nasıldı sorusu gezmiş ya da gezicek birinin sorabileceği türdendir gibi geldi bana. Bende belki içinizde yola çıkma ve keşfetme isteği vardır ve belki birgün yola çıkmak için bir sebebiniz olur diye biraz yolun nasıl olduğundan bahsedeceğim.( dilim döndüğünce, pek iyi anlatamam çünkü.) Yola iki kişi başladık ve bazı sebeplerden dolayı beldibinden sonra yola tek devam etmek durumunda kaldım. İyiki de tek devam etmek zorunda kalmışım çünkü yolculuk asıl bundan sonra başladı. Tek kaldığım için biraz plansız kaldım ve likya yolundan devam ettim. Ki likya yolunu seçmek verdiğim en güzel karardı. Likya yolundan öncesinden bahsetmeyeceğim çünkü tanıştığım güzel insanlar dışında pekte anlatabileceğim bir şey yok. Özet geçmek gerekirse konya beyşehir toroslarda bir köy manavgat side antalya ve beldibi. Asıl hikaye ise pamukova ve likya yolu ile başladı. Olympos a doğru yürümeye başladım. Mola verdiğim bir yerde( suyum bitmişti ve çeşme görünce hemen durdum.) orda dünya daki tek kuralın doğa olduğunu gerçekten anladım. Ona karşı boynumuzun kıldan ince olduğunu farkettim. Daha sonra olymposta çok güzel insanlarla çok güzel iki gün geçirdim ve adrasan andrake tarafın doğru yola çıktım. Andrake hayatımda gördüğüm en enteresan yerdi. Her yer tarih ve doğa. Orda hayatımda ilk kez doğanın kendine özgü bir melodisi olduğunu duydum. İnanılmazdı. Hemen ardından salih amca adlı bir adamla tanıştım ve hayatımda ilk kez yılan balığı yedim. Daha sonra gördüğüm en yaşanılabilir yer olan kaş. Ordan kalkan a yürürken ben el etmeden duran aile ile çok güzel bir muhabbetle kalkana vardık sonra patara, fethiye ve kabak. Kabak en sevdiğim yer odu mağbet gibi biryer buranın şelalesi ile artık likya hacısı oldum. Daha sonra gökova ve marmaris. Marmaris sizlere tavsiye etmeyeceğim teknyer şu ana kadar. Uzun lafın kısası yola çıkarak kendimi tanımış ve yapmak istediğim gibi herhangi bir yer kavramanın içini biraz doldurmuş oldum. Hamlığımı görmem işin cabası oldu. Diyeceğim o ki içinizde gezmek, keşfetmek ve yola çıkma isteği varsa hiç durmayın. Dünya güzel bir yer. Hepinizi öpüyor kucaklıyorum. Bu daha başlangıç yürümeye devam.